MENKIBE.............. ANNEYE İTAAT
Peygamber Efendimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” zamanında Alkame adında bir genç vardı. Hep tâat üzere olup, yaz-kış oruç tutar, geceleri sabaha kadar ibâdet ederdi... Bir gün hasta yatağında fenâlık geçirdi. Dili tutuldu. Peygamber Efen-dimize “sallallahü aleyhi ve sel-lem” haber verdiler. Hazret-i Ali ve Ammâr bin Yâser hazretlerini Alkame’ye gönderdi. Kelime-i şehâdeti söyletmek için çalıştılar ise de, dili dönmedi.
Hazret-i Ali efendimiz, Hazret-i Bilâl-i Habeşî’yi Resûlullah efendimize gönderdi. Durumu bildirdi. Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
- Alkame’nin ana-babası var mı?
Orada bulunanlar;
- Yaşlı bir annesi var.
- Annesini buraya getirin!
Annesini getirdiler. Ona, Peygamber Efendimiz sordu:
- Alkame’ye ne oldu, anlat! Seninle geçinmesi nasıldır?
Annesi şöyle anlattı:
- Yâ Resûlallah! Alkame çok iyidir. Hep ibâdet, itaat üzeredir. Ama ben ondan râzı değilim. Çünkü o, hanımının rızasını, be-nim rızamdan önde tutmaktadır.
- Dilinin tutulması bu yüzden. Ona hakkını helâl et, dili açılsın!
- Ey Allahın Resûlü! O, benim hakkıma riâyet etmedi. Hakkımı helâl etmem.
Peygamber Efendimiz buyurdu ki:
- Ey Bilâl! Eshâbımı topla. Etrâftan odun toplasınlar, Alkame’yi yakacağız.
Annesi buna çok telaşlandı:
- Yâ Resûlallah! Benim oğlumu, benim gözümün önünde mi yakacaksınız? Kalbim buna nasıl dayanabilir?”
- Cehennem ateşi, dünya ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır. Sen ondan râzı olmadıkça, onun hiçbir itaati makbul değildir.
- Yâ Resûlallah! Ben ondan râzı oldum. Hakkımı helâl ettim
Eve vardığında Alkame’nin sesini duydu. Kelime-i şehâdet söylüyordu. Dili açılmıştı. Aynı gün vefât etti. Cenâze namazını Peygamber Efendimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” kıldırdı. Defin işleri bittikten sonra, Ser-ver-i âlem, Eshâb-ı kirâma döne-rek buyurdu ki:
- Ey Eshâbım! Ey Muhacir ve ey Ensâr! Hanımını annesinden üstün tutana, Allahü teâlâ ve melekler lânet ederler. Onun farz ve nafile ibâdetleri kabul edilmez.
Erkek: Hüsameddin - Kız: Gülay - Yemek: Düğün çorbası, Türlü, Salata.